Daha Pazar günü hava tahmini tüm haftayı kapalı ve yer yer sağanak yağışlı gösterirken güneşli ve sıcak bir Pazartesine uyandık. Şimdi tüm hafta için sıcak ve güneşli tahmin ediyorlar.
Pazartesi önce Ali’yi MIT’ye bıraktık ve benden sonra yapılmış olan Stata Center‘ı dışarıdan inceledik. Mimarı Frank Gehry, bina dışarıdan çok enteresan ama içinde yaşamak ve bakımını yapmak nasıl merak ettim doğrusu. Daha sonra metroyla Boston’un merkezine geçtik. Eski mezarlıkları ziyaret ederekten Faneuil Hall ve Quincy Market’e gittik. Oradan enerjik bir rehberin eşliğinde “Freedom Trail”in (Hürriyet Yolu) Old North Church’e kadar olan kısmını gezdik. Boston’un merkezi kısmı aslında çok küçük, yürüyerek dolaşması da en iyisi oluyor. Turumuzun bittiği North End’in İtalyan mahallesinden yürüyerek Copley Meydanına geldik. Arada Boston Common ve Public Garden’ı dolaşarak. Şehrin yaya trafiği çok olan yerlerinde üzeri güneş pil paneli kaplı çöp kutuları gördük. Bu kutuların içerisinde güneş pilinin elektriği ile çalışan çöp sıkıştırıcılar varmış. Böylece belediye bu kutuları hergün boşaltmak yerine haftada bir çöp topluyormuş.
Thus increasing the trash density. Wall-e Boston’da. Q: if it is neat and clean is it still trash?