[15-16 Ağustos, Tanju] Grand Teton’daki otelimizden ayrılacağımız sırada bulutlar seyrelmiş ve gün doğuşu dağlara çok etkileyici bir görüntü vermişti. Navigasyon cihazına göre 12 saatlik bir yolumuz olduğu için erkenden yola koyulduk. Wyoming’in dağlarından, Utah’ın bozkırlarından geçip Arizona’nın çöllerine vasıl olduk. Yolun önemli bir kısmı (Mt. Rushmore’dan beri olduğu gibi) Interstate denilen otoyollarda değil, ya bölünmüş ya sadece iki şerit arka yollardan geçiyordu (navigasyon cihazının kararı). Gün batarken Arizona’da US 89 üzerindeki Page şehrine vardık. Fakat orada yol kapalıydı ve alternatifin ne olduğu pek açık değildi. Navigasyon cihazıda bizi ısrarla kapalı yola çevirmeye çalışıyordu. Garip bir benzin istasyonunda tek kelimelik bir yönlendirmeyle akşam karanlığında ıssız ve dar bir yola koyulduk. Bir saat kadar ilerledikten sonra navigasyon cihazı da artık geri dönmemeyi kabul etti ve alternatif güzergahtan Tusayan köyündeki otelimize gece 10:30 gibi vardık.
20 sene önce Zehra ile kış sonu, bahar başı gibi bir zamanda bir günlük bir Grand Canyon ziyareti yapmıştık ve çok etkilenmiştik. Sabah Ali ve İrem de aynı heyecanı duyacak mı beklentisi ile kanyonun güney kenarında doğru yola çıktık. Tam sezonda olmamız nedeniyle 20 sene önceki ziyaretimize göre çok kalabalıktı ve tabii çok daha sıcaktı. Çocuklardan bir hayret nidası görmememizi buna yorumladım 🙂
Hiking malzemesi olmadan yapılabilmesi mümkün olduğu için Bright Angel patikasından aşağıya doğru inmeye karar verdik. Zamanlamamız pek uygun değildi aslında, çıkışımız tam öğle sıcağına rastladı. Üç saatte tamamladığımız (bir saat iniş iki saat çıkış) hike ile 360 metre aşağıya inip çıktık. Bu arada etrafta üç dört tane California Condor (akbaba) süzülüp duruyordu. Turist kalabalığı olmasa öğle sıcağında kovboy filmlerindeki çöl sahnelerinden birindeydik sanki.
Grand Teton’da İrem’in kolunu bir böcek ısırmıştı, şişlik inmeyince Grand Canyon’daki kliniğe gittik. Bir saat kadar orada geçirdik sonra Kanyon’un batısına doğru bir yürüyüş yaptık. Ring servisi otobüsü ile geri dönüp gün batışını da Mather Point’ten seyrettik.
Sabah Zehra ve ben güneş doğmadan tekrar Mather Point’e gidip gün doğuşunu bekledik (epey kalabalık bir grup ile). Fotoğraflarda da kısmen görebileceğiniz gibi değdi.